92406 kayıt bulundu.
1. `her şeyin en güzelini ve kusursuzunu arayanın, kimi zaman eli boş kalır` anlamında kullanılan bir söz
1. `bunu söylemek size karşı saygısızlık olacak ancak söylemek zorundayım` anlamında özür dilemek için kullanılan bir söz
1. Ayıptır söylemesi, muzundan dalağına kadar ne bulurlarsa yedirdiler.
1. Ayıptır söylemesi, muzundan dalağına kadar ne bulurlarsa yedirdiler.
2. `övünmek gibi olmasın ama` anlamında kullanılan bir söz
1. Ayıptır söylemesi, akşam kuzu dolması yedik.
1. Ayıptır söylemesi, akşam kuzu dolması yedik.
1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Ayırma ihtimali veya imkânı bulunmak
1. Oyun kişilerini gerçek kişiler ve yapıntı kişiler olarak ikiye ayırabiliriz.
1. Oyun kişilerini gerçek kişiler ve yapıntı kişiler olarak ikiye ayırabiliriz.
2. Ayırma becerisi bulunmak
1. isim , isim , kimya , kimya , isim , isim , kimya , kimya , Maddeleri kimyasal birleşime veya ayrışıma uğratarak niteliklerini belirlemede kullanılan bileşikler, belirteç, miyar, reaktif
1. sıfat , sıfat , fizik , fizik , sıfat , sıfat , fizik , fizik , Işığı yalın ögelerine ayırma özelliği olan
1. sıfat , sıfat , sıfat , sıfat , Ayırma özelliği veya gücü olan
1. Renk ayırıcı aygıt.
1. Renk ayırıcı aygıt.
2. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Yüksüz elektrik devrelerini açıp kapayan araç
1. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Çabucak ayırmak
Telaffuz : ayırı'vermek
çarpanlara ayırma
1. isim , isim , isim , isim , Ayırmak işi
1. Yapılabilecek şeylerle yapılamayacakları daha ilk anda ayırmasını biliyordu.
1. Yapılabilecek şeylerle yapılamayacakları daha ilk anda ayırmasını biliyordu.
1. isim , isim , isim , isim , Bir şeyi benzerlerinden ayırt etmeye yarayan durum veya öge, farika
1. -e , -e , -i , -i , -e , -e , -i , -i , Bölmek
1. Elmayı dörde ayırmak.
1. Elmayı dörde ayırmak.
2. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Bir bütünden bir parçayı herhangi bir amaçla bir tarafa koymak, saklamak
1. Çocuklara pastadan biraz ayırdım.
1. Çocuklara pastadan biraz ayırdım.
3. Bir yeri bir engelle bölmek
4. -den , -den , -den , -den , Birbirinden uzaklaştırmak
5. -i , -i , -i , -i , Nitelik değişikliğini anlamak, fark etmek
6. -e , -e , -den , -den , -e , -e , -den , -den , Seçmek
1. Günün fıkralarından bu kitaba ayırdıklarım pek azdır.
1. Günün fıkralarından bu kitaba ayırdıklarım pek azdır.
7. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , İki veya daha çok kimse arasındaki anlaşmayı, uzlaşmayı bozmak
1. Karıyı kocasından ayırmak.
1. Karıyı kocasından ayırmak.
8. -i , -i , -den , -den , -i , -i , -den , -den , Farklı davranmak, fark gözetmek
1. Çocuklarımın hepsini aynı derecede severim, onları hiç birbirinden ayırır mıyım?
1. Çocuklarımın hepsini aynı derecede severim, onları hiç birbirinden ayırır mıyım?
9. Bir şey veya yeri, bir şey veya kimse için kullanmayı belirlemek, tahsis etmek
1. Odayı çocuklara ayırmak.
1. Odayı çocuklara ayırmak.
1. isim , isim , isim , isim , Fark
1. Ününün, sinemamıza getirdiği özel duyarlığın ayırdında bile değildi.
1. Ününün, sinemamıza getirdiği özel duyarlığın ayırdında bile değildi.
1. -e , -e , -i , -i , -den , -den , -e , -e , -i , -i , -den , -den , Ayırtma ihtimali veya imkânı bulunmak
2. Ayırtma becerisi bulunmak
1. isim , isim , fizik , fizik , isim , isim , fizik , fizik , Bir dalga biçimindeki sıklık veya evre değişmelerini genlik değişmeleri olarak ortaya çıkaran alet
1. isim , isim , isim , isim , Aynı cinsten olan şeyler arasındaki ince fark, çalar, nüans
1. isim , isim , isim , isim , Ayırtmak işi
2. Otel, gazino, lokanta vb. yerlerle uçak, tren, otobüs gibi taşıtlarda yer ayırma işi, rezervasyon